
bilinmeyen denklemin anlaşılmayan sorgusu yazgı. benim yazgım... yazgım kırık güvercin kanadına bağlanmış satırlar...
gökyüzünde acımasızca vurulup masum güvercin kanadıyla toprağa karışan yazgım...
kesik parmaklı acınası eller...
her harf her kelime kan damlayan ellerden ustaca seçilmiş bölük pörçük okunası ziyan 3 satır. 3üde ayrı katedrallere gömülmüş kolu kanadı kırık yazgı...
mekruh bi eyleme kastedilmiş güvercin kanadına bağlı sararmış bir kağıt cesedi.
üzeri hunharca kazınarak dövmelenmiş 3 serice sunulmuş bir kağıt cesedi...
yanına düşmüş oyuk bi kaç balkabağı katil eşgalleri...
ellerimden, gözlerimden sakındığım içi uçuk balkabağı failler.
rüyalarımın rastlantılarından kucak kucak kaçırdığım eşgaller,
varoluşuma sebep olan kelebek tılsımına böcek ilacı karıştıran eşgaller,
kanadımı koparıp kıs kıs gülüp sessizce kaçan eşgaller...
taptığım kahramana layık sanıp pelerin taktığım eşgaller...
ve ardında kısa kısa yakınıp yokolmaya yüz tutup tekrar doğmama sebep olan duygu artıkları. anı bölgemi beynimden aldırıp yok edebildiğim ama 2 sokak öteden kokusundan tanıyabileceğim
ölü eşgaller ve uzay çöplüğüne attırdığım o yalan duygu artıkları.
yazgıma kalem sürmüş kanlı fail elleri...
ben hala yüreğimin acısını değil yüzümün rengini bile hatırlamadığınız maktülünüz kukla peri.
ah bana ve doğrulara kulağı kapalı katillerim...
hilelerle kazandığınız zaferlerde en mızıkçı oyun sakinlerim.
yazgımın usta emektarları...
acı acı en acı olan; nötürleşmiş duygularla rastlaştığım balkabağı siluetleri...
neyi canlandırdınız bu anlamsız oyunlarda?
balkabağını da sevmem ki ben?
çıkardım hepinizin pelerinlerini...