15 Eylül 2009 Salı

(,,,) (...)

ne zor seni sana anlatabilmek


tam yazmaya yeltenirken

beynime çakılan sorguların

içime çöken yürek acım.

seçilmemiş yaşayışın kayıp zamanındayım

isyanlarım ibadette bu gece

gözyaşlarım nöbet voltasında sessiz ama ritimli...

ben diye başlamaya hakkettiğim cümleler yok

tüm adımlarımın önünde sen

boylu boyunca kıvrıldığın köşeler.

konuşmaya kalksam düğümlenecek sözler

yazmaya kalksam kanayacak kelimeler.

üç virgüller, üç noktalar.

(,,,) (...)

dinlence susuşlarım

kayıp keyfe keder salışlarım

benleri sıralayıp beni buluşlarım

kırık dökük göze aşina çapraşık cümleler

imlaya kafa tutan üç noktalarım, üç virgüllerim

(,,,) (...)

kör olurdum dinlerken nefesini,,,

bi sigara daha yanıyor parmaklarımda

çocukluğum geçiyor önümden selamsız

korktuğum yollar, koştuğum sokaklar

5 yaşımdaki gibi saklanışım çıkmazlarda

ne zaman sıralasam kayboluşlarımı

gözlerin düşer aklıma,,, gözyaşların

çocukluk ya,,,

hınzırca tutmaya çalıştığım gözyaşlarım...
 

6 Eylül 2009 Pazar

hasta ruh

ruhani gece nöbetleri, beynimi kemiren aşifte tırtıllar. şekli bozuk küllüklerime yakışkan sönmemeye direnen zehirli izmaritler. ne kadar güçlüsünüz vücudumun asil katilleri? savaşıyorsunuz... çabalıyorsunuz... direniyorsunuz... kabul edin! gücünüzün vuruş ölçümü bazının on katı yenilmez hastalığım var benim. ruhumda... en derin kuyuda sahibim; göremez, duyamaz, dokunamazsınız... metastaza yüz tutmuş çoklu hücrelerim var. orda tam içimde vücudumun dışında, ruhumda... göremez, duyamaz, dokunamazsınız. katranı o yakıp çektirir ve kimliğini bile tanıtmadan empoze eder zehrini. haydi savaşın durmayın! şoke etkisi yemiş yamuk eşgaller. az daha,,, azıcık daha zaman var bu cehennemde. kaçış yok, teslim oluş yok sevgili düşman. kırdığınız kelebeklerin kanatlarına gözyaşlarımı mayaladım... yürüyorum üstünüze, kaçmayın! henüz güçlüyüm. çok hücreli bir ruhum. ve bölünerek geliyorum... azıcık sabır!

3 Eylül 2009 Perşembe

tiksinç

dünyayı kirleten bizleriz...
sevgiyi, mutluluğu, dostluğu soyut yada somut tüm güzellikleri.
işte buna inattır o sevmediğin gereksiz fazlaca susuşlarım.
keyfekeder sıkıntılarına asla çare bulamayışlarım.
al işte senin olsun flu tadında, çarmıha gerilmiş hayatın.
ben vazgeçtim yalanlarını koynumda biriktirmekten
ve acı bir savaştı yenilgiye uğradığım.
hey...
bıraktım seni diyorum...
bıraktım yeniden seni ...
o nasır tutmuş şakşakçılarının ellerine.
eskisi gibi ol, mutlu gibi ol,
hayal ettiğin saf ve güzelliği ömrünce yaşatamadın sen!
ve ben seni inandıramadım yürek istenen mutlulukların varlığına...
çok oldu seni geldiğin yere emanet edeli...