Eskiden daha çok kafaya takardım bir seferlik geldiğim bu hayatta seninle olamayacağıma. Sonra yeniyetme ölümlerle ayrılanları gördüm... Şimdi başka bi yerde de olsan nefes alabildigini, mutlu oldugunu bilmek yeterli gelebilecek kadar yavşak bir kivama geldim. Mecbur bırakıldığımız herşeyin iyi yanına sığınıyormuş insan. Ölenler de gidenlerde huzurlu olsunlar, insan kalbinin sağ yanına bir taş sol yanına da bir kum torbası bağlayıp tüm yokluklara katlanmakla ömür geçirmeyecekte ne yapacaktı ki?
22 Temmuz 2014 Salı
21 Temmuz 2014 Pazartesi
hediye paketi giriş bölümü
Onunla bunca yıldan sonra tekrar görüşmemizdeki ayrılığı giriş, gelişme, sonuç kısmına ayırmıştım edebiyat kurallarına ve onun hediye kaidesine uyabilmek için. Çünkü o ne zaman hediye verse hep giriş, gelişme ve sonuç hediyeleri olurdu. Bu hediye şimdiye kadar verdiği hediyelerin en acısı olacaktı ve giriş kısmı bu gece verdiği haberle tamamlanmış bulunuyordu. İlk kez güzelce süslenmiş bir paket değildi ve içinden seni seviyorumlu, gülen yüzlü kekler ya da perili kolyeler çıkmamıştı. Zaten dediğim gibi ortada pakette yoktu. Buz gibi bir haberi karnesindeki tüm dersleri pekiyi getirmiş bir çocuk sevinciyle veriyordu. Kmler geliyor diye bağırıyordu yumuk göz çocuk pekiyileriyle. Okulu sevmez sanardım ama karne işi onu mutlu etmiş gibiydi. Aynadaydım ve 1. evre kanser hastası gibi saçım, kaşlarım, kirpiklerim dökülmüş gibi çırılçıplaktı yüzüm. Gülüşümü de sevmemiş demek ki daha çok ağlatacaktı.
Hep iyi ol sen yine de...
Hep iyi ol demiştim. Sonra herkesi boşver lanet olsun sen iyi ol, bak keyfine demiştim. Geri gel sonra beni üz anlamıştı. Kızamadım, kıyamadım da. Artık orada oturup içmeyecekti çünkü. Üstelik bizi çok seven tekelde kapanmıştı. Her şey değişiyordu. Ben değişemiyordum.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)